Sevginin tuhaflığı

Kedilere "nankör" diyoruz.
Köpekler "sadık" diye seviyoruz.
İnsanda olması gereken bir özelliği köpekte bulduğumuza seviniyoruz.
Ama zaten tüm kedilerde ya da köpeklerde bulunan bu iki özellik, nasıl onlara "özgü"lük katabilir ?
Niye böyle algılıyoruz?
Edinilen köpek, sahibinin kim olduğuna bakmadan sevebiliyor ne de olsa.. Kim olduğunun önemi olmadan "sahibine" bağlanabiliyor. Böyle bir durumda "sahip" rolündeki kişi ne diye sevinir, nasıl sevinebilir?
Biz insan olarak birini nasıl severiz, nasıl sevilmek isteriz?
En basitinden "olduğumuz gibi" elbette...
Taşıdığımız iyisiyle kötüsüyle tüm özelliklerimizle..
Dostluğumuzu, zekamızı, duygusallığımızı, cesaretimizi vs...
Böyle olmazsa, diğer herkesten ne farkımız kalırdı?
Sevdiklerimiz de sevmediklerimiz de bizi aynı görürdü.
Farkımız ne olurdu herkesten? Ya da herkes diye bir kavram olur muydu o zaman..
(Buralara hiç girmeyelim.)
Bir insanın gösterdiği sevgi ve ilginin yerini bir hayvanın sevgisi doldurabilir mi?
Bu apayrı bir şeydir.
Tamam, hayvan sevmek de apayrıdır. Ama nihayetinde "insani" bir duygudur.
Onları severken hayvan olduklarını unutmadan sevmeliyiz. Onları insana benzetmeye kalkmamalıyız.
Nankör diye kızmamalıyız. Sadık diye "saf" yaftası yapıştırmamalı ya da hor görmemeliyiz.
Bir insan, diğer insanlara küstüğü için sevgiyi hayvanlarda arıyorsa, o gerçekten hayvan sevgisine sahip biri değildir.
Birini de sırf yatırım olsun diye sevmemeliyiz. Tamam sevmek koşulsuz da olmamalı ama aynı da olmamalı.
Bir insan sevilmek için önce bunu haketmeli. En azından haketmeye çalışmalı ve bunu hissettirmeli.
Laborant
Sevginin tuhaflığı
Reviewed by Laborant
on
Cumartesi, Ocak 09, 2016
Rating:

Hiç yorum yok: