Yaşamak - Ölmek
Yaşamanın da bir anlamı kalmadıysa ölmek için bahane çoktur. Her ne kadar yaşanmışlık varsa dünya üzerinde, hepsi birer insanlık suçudur. Eğer kurallar varsa, bu da insanların suçudur. İnsanların -insanlara göre- en büyük suçu birbirlerine benzememesidir. Ölmek de bir kurtulma yöntemidir bunlardan. Aşık olmak da bir bakıma. Ama her şeyi öteye bırakıp empati ile güçlendirmek gerek hâyâ ve acıma yanları pas tutmuş yüreğimizi.
Bir çay örneğin, ne ifade ediyor bize? Bunu sorgulamıyoruz. Bir kahve ne kadar acı olabilir? Ya da bir elma en çok ne kadar ezilebilir? İşte biz tüm bunların yanıtını arayamacak kadar aptal varlıklar olduk. Bulutların edebiyatını yapabilen insanlar onlara bakıp ağlamayı da bilmeli. Ya da bir beden eğitimi öğretmeni İngilizce sınavında, okulun bahçesindeki karlar üzerinde zıplayan serçeyi görüp "ne kadar da hoş değil mi" diye sorabilir. Bence artık insanlar insanlıktan daha fazla. Hangimiz sabah okula ya da işe gitmeden önce kapının önüne bir tas su koyuyoruz ki? Ya da hanginiz annemin yaptığı gibi bacağı kırık bir serçeyi eve alıp onu iyileştirebilir? Dedim ya insanlar insanlıklardan kat be kat fazladır.
Yaşamak ağrısı bir kere bize bahşedilmiş ise bunu en doğru ve en güzel şekilde yapmamız gerekiyor. Babamızı sevip, annemizi öpmemiz gerekiyor. Ya da gün geçtikçe beyazları çoğalan saçlarını taramamız. Her günahı işlemeye engel olan annem; ne içmeme engel olabildi ne de küfür etmeme. Ama ben hep sevdim. Kimseye zarar vermedim. Küçükken bakkaldan çaldığım 10 kuruşluk buzlu dondurma için yediğim dayağı hatırlıyorum. Ya da annemin, çaldığım 3 liralık dondurma için ellerimi ocağın alevinde kısmen yaktığını. Bu dünya yaşanılmayacak kadar kötü biliyorum. Kendi dünyamızı inşa etmemiz gerekiyor. Hiçbirimizin gittiği yol, yol değil. İçtiğimiz sigaranın dumanında boğulacağız. Her birimiz ölecek yaştayız.
01.01.2016
Abdulkadir Atmacan
Yaşamak - Ölmek
Reviewed by Nhkg
on
Cumartesi, Nisan 07, 2018
Rating:

Hiç yorum yok: